Zorunlu arabuluculuk, söz konusu uyuşmazlıklar açısından dava şartıdır. Yani, arabulucuya gitmeden açılan dava, dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilir. Ticari davalar ve iş davalarına konu olan bazı talepler (kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, maaşlar vb.) zorunlu arabuluculuk kapsamına alınmıştır. Kanun gerekçesinde “Zorunlu arabuluculuk sisteminin getirilmesinin nedeni, iş mahkemelerinin görev alanına giren konuların müzakere edilerek sonuçlandırılmasının mümkün olduğu, uyuşmazlıkların daha kısa sürede ve daha az masrafla çözüleceği, maddi ya da şekli uyuşmazlığa engel olarak sosyal barışa katkı sağlayacağı ve tarafların sırlarının korunacağı ve örselenmeden uyuşmazlığı sona erdirme imkanına sağlamasıdır.” Bu sebeple gerek ilk derece gerek temyiz mahkemelerinde dava miktarının, fazla iş yükünün azaltılması ve adalete erişilebilirliğin artması için alternatif çözüm yöntemlerinin kullanması zorunlu hale gelmiştir. “Davacı tarafça arabuluculuk yöntemine başvuru yapılması ancak arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmemesi halinde mahkeme tarafından davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilecektir. Davacı tarafça ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilecektir.” (7036 Sayılı Kanun m.3/2)
7036 sayılı Kanununda ‘‘Dava Şartı Olarak Arabuluculuk’’ başlığıyla bazı dava çeşitleri için arabulucuya başvurulması zorunlu hale gelmiştir. Bu uyuşmazlıklar için mahkemeye dava açmadan önce arabulucuya gitme zorunluluğu vardır. Bunlar:
İşçi İşveren Uyuşmazlıklarında Zorunlu Arabuluculuk
Ülkemizdeki hukuki uyuşmazlıklarının büyük bir bölümünü iş davaları oluşturmaktadır. Söz konusu uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin dava süreçleri uzun sürmekte ve ciddi zaman kaybına neden olmaktadır. Bu nedenle işçi ile işveren ilişkilerinden doğan anlaşmazlıkların daha hızlı çözülmesi adına zorunlu arabuluculuk şartı getirilmiştir.
Bu kapsamda, iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davaları ile SGK rücu davaları hariç olmak üzere, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı, sendikal tazminat ve ücret alacağına ilişkin diğer tüm talepler için dava açmadan önce arabulucuya başvurmak zorunlu hale gelmiştir.
Ticari Uyuşmazlıklarda Zorunlu Arabuluculuk
01.01.2019 tarihi itibariyle ticari uyuşmazlıklar bakımından da; dava şartı olarak arabuluculuk getirilmiştir. Kanunda belirtildiği üzere konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
Ticari davalara ilişkin uyuşmazlıklarda, taraflar genel itibariyle ticari işletmeleri olan tacirler olacaktır. Ticari hayatta süreklilik önem arz ettiği için hızlı sonuçlar alınması gereklidir. Arabuluculuk daha hızlı sonuçlar alınabilen bir yol olduğu için daha kısa sürede taraflar kârlı sonuçlara ulaşacaktır ve bu durum ticari hayatı kolaylaştıracaktır. Ayrıca, arabuluculuk dava yoluna kıyasla barışçıl bir çözüm yoludur.
Ticari uyuşmazlıkların arabuluculuk yolu ile çözümlenmesi sonucunda, taraflar ilişkileri zedelenmeden işlerini devam ettirebilme seçeneğine sahip olacaktır. Arabuluculuğun en önemli özelliklerinden biriyse, gizliliktir. Ticari hayatın içinde korunması gereken ticari sırlar da gizlilik prensibi gereğince korunmuş olacaktır. Ticari uyuşmazlıklara ilişkin getirilen bu düzenleme sonucunda ticari hayata ilişkin verimli sonuçlar almak mümkündür.
Tüketici Uyuşmazlıklarında Zorunlu Arabuluculuk
Tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişidir.
Tüketici işlemi ise; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına veya hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketici arasında kurulan her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade etmektedir. Örneğin, peşin ve/veya taksitli satıştan, sigorta-ulaşım ve kargo sözleşmelerinden, abonelikten, özel eğitim ve kurslardan, kredi kartı, tüketici kredisi gibi hizmetlerden, sunulan hizmet ya da kalitesiz mallardan, devre tatil ve devre mülklerden, vb. uygulamalardan kaynaklanan uyuşmazlıklar "tüketici uyuşmazlıkları" olarak değerlendirilmektedir.